Limandan Kalkti Gemi
RMS Titanic, White Star Line şirketine ait Olympic sınıfı bir transatlantik yolcu gemisiydi. Harland and Wolff (Belfast, Kuzey İrlanda) tersanelerinde üretilmiştir. 15 Nisan 1912 gecesi daha ilk seferinde bir buz dağına çarpmış ve yaklaşık iki saat kırk dakika içinde Kuzey Atlantik'in buzlu sularına gömülmüştür. 1912'de yapımı tamamlandığında dünyanın en büyük buharlı yolcu gemisiydi. Batışı 1.514 kişinin ölümüyle sonuçlanmış ve en büyük deniz felaketlerinden biri olarak tarihe geçmiştir.
Limandan Kalkti Gemi
Titanic'in batışının yol açtığı büyük can kaybı oranı birçok nedene bağlanmaktaydı ama zamanla öne çıkan gerçek, geminin herkese yetecek kadar filika taşımıyor olmasıydı. Titanic'in tam kapasitesi 3,547 kişi olmasına rağmen gemideki filikaların toplam kapasitesi 1,178 kişiydi. Ayrıca kaza sırasında kadınlara ve çocuklara öncelik tanındığı için toplamda ölen erkek sayısı da çok orantısızdı.
Titanic'in yapımında zamanının mevcut olan en ileri teknolojiler kullanılmıştı. Birçok insan tarafından "batmaz gemi" olduğuna inanılıyordu ve bu inanış batmadan önce bu şekilde tanımlanmış ve lanse edilmişti. Bu derece ileri teknoloji ve eğitimli mürettebata rağmen batması birçok insanı şoke etti. Medya Titanic'in ünlü kurbanları ve batışı ile ilgili efsaneleri sürekli gündeme getirmeye devam etti. Bu tartışmaların sonucu denizcilik kanunun değişmesi oldu.
Titanic White Star Line'a ait bir transatlantik gemisiydi, Harland and Wolff tersanelerinde (Belfast, Kuzey İrlanda) üretilmiş ve rakip firma Cunard Line'ın RMS Lusitania ve RMS Mauretania gemileriyle rekabet etmesi için tasarlanmıştır. Titanic'in yanı sıra Olympic Sınıfı kardeşleri de üretilmiştir. Bunlar, ilk üretilmiş olan RMS Olympic, daha sonra üretilecek olan RMS Britannic'ti (diğer adı Gigantic). Gemilerin tasarımcıları ise hem Harland and Wolff ve White Star'da yönetici olan William Pirrie, inşa yöneticisi ile dizayn bölümünün başı Alexander Carlisle ve gemi mühendisi Thomas Andrews'dur. Gemi ayrıca Amerikan yatırımcı John Pierpont Morgan tarafından finanse ediliyordu.
Titanic eski kardeşi RMS Olympic'e çok benzemekteydi. Hacmi ve kayıtlı tonajı daha fazla olmasına rağmen, omurgası Olympic ile neredeyse aynı idi. Bununla birlikte bazı farklılıklar da vardı. En belirgin fark, Titanic'teki A güvertesinin ön yarısı sürgülü pencereleri olan çelik duvarlarla kapatılmış iken, Olympic'tekinin komple açık oluşuydu. B güvertesi de Olympic'tekine göre küçültülmüş, ek kamaralar ve ortak odalar için kullanılmıştı. Olympic inşa edildiğinde Titanic'in sahip olduğuna benzer bir Cafe Parisien yoktu. Bu özellik 1913'e kadar eklenmedi. Olympic'te bulunan bazı kusurlar da Titanic'te düzeltildi. Örneğin geminin arka kısmındaki ses çıkartan birleşme yeri. Titanic'in A güvertesindeki pencereler daire biçiminde, Olympic'tekiler ise ovaldi. Titanic'in kaptan köşkü daha dar ve uzun yapılmıştı. Bu ve diğer değişiklikler yüzünden, kayıtlı fazladan 1,004 gross ton ile Olympic'ten biraz daha ağır ve ilk yolculuğunu yapacağı 1912'de en büyük gemiydi.
Başka bir iddiaya göre ise Kaptan silahını kafasına dayamış ve tetiği çekmiştir.Bu inanılması zor olayın ardından kurtulanlar, kaptan John Smith'in gemi batmadan önce bir çocuğu filikalara kadar götürüp, geri dönerek kaptan köşkünde öldüğü söylenilmektedir.[kaynak belirtilmeli]
Titanic ilk seferine Southampton, İngiltere'den, New York'a doğru 10 Nisan 1912'de hareket edecekti. O gün ilk olarak mürettebat ve ardından yolcular gemiye yerel saat ile 09.30'da alınmaya başlandı. Gemi Southampton'dan öğle üzeri ayrıldı ve ilk sefer Kaptan Smith'in komutasında başladı. New York'a yönelmeden önce ilk olarak Avrupa kıtasındaki yolcuları almak için Manş denizi üzerinden Fransız limanı Cherbourg'a gidecek, daha sonra da Queenstown'a (Birleşik Krallık) uğrayacaktı. Titanic bulunduğu iskeleden ayrılır iken, gittiği güney yolu üzerinde geniş ve büyük buzdağları olduğuna dair bir uyarı aldı. Ancak bu uyarı USN Hydrographic (deniz haritacılığı) bölümüne gitti ve asla köprüye ulaşamadı. Buzdağı uyarıları gün boyunca alınmaya devam etti, ancak bu uyarılar yılın bu zamanları içinde oldukça normal idi. Daha sonra akşam saat 21.30'da, Mesaba gemisi tarafından Titanic'in takip ettiği yolda geniş ve büyük buzdağları olduğu ile ilgili yapılan uyarı, telsiz (Marconi) odasındaki Jack Phillips ve Harold Bride tarafından alınmasına rağmen, bir takım zaaflar nedeni ile köprüye ulaşamadı. Bu zaaflar kısaca geminin iletişim kodlarının girilmemesi olmaktaydı.[3] Uyarılar olmasına rağmen, seyir ile ilgili bir değiştirmeye ve yavaşlamayı gerektirecek bir neden yoktu. Titanic'de gözcü olarak üç takım çalışmakta idi, her takım iki kişiden meydana geliyordu ve bu iki kişi iki saatte bir değiştirilmekteydi. Gözcüler köprünün üst kısmında kuş yuvası olarak ifade edilen direğin üzerinde duruyor ve karşıyı sürekli olarak gözetliyorlardı. Başka geceler buzdağının daha önceden görünmesi kesin gibiydi, ancak o gece birçok faktör beraber hareket etmekteydi, ay yoktu, rüzgar yoktu, dürbün yoktu ve buzdağının karanlık yüzü gemiyi karşılıyor idi. Lightoller'in de İngiliz soruşturmasında ifade ettiği gibi "Her şey Bize Karşı İdi."[4]
Kaptan Smith'in durumunda olduğu gibi, Birinci subay Murdoch'in çarpışma sırasında vermiş olduğu emirler ile ilgili de çok fazla iddia ortaya çıkmıştır. Genel olarak kabul görülen, Murdoch'ın "Tam Sancak Tarafı" (Gemi'nin dümenini bir yöne çevirmek için kullanılır.) şeklinde emir vermiş olduğudur. Bu sayede gemi dönecek ve muhtemel bir çarpmadan kurtulacaktı. Kaza sırasında köprüye giren ve birbirlerini gören Dördüncü Subay Joseph Boxhall tarafından, Murdoch'a geminin makine dairesine bağlı telgrafı "Tam tornistan" 'a getirmesi rapor edildi.
Birinci ve ikinci sınıf yolcularının filikalara erişimi bot güvertesine çıkan merdivenler ile daha kolaydı, fakat üçüncü sınıf yolcuları için bu daha zordu. Alt kısımlarda kalan birçok koridor yüzünden filikalara giden yolu bulmak çok zordu. Ayrıca üçüncü sınıfı geminin diğer alanlarından ayıran ve geminin arka kısmından ikinci kısma geçişi sağlayan kapılar kilitliydi. Birinci ve ikinci sınıfın kadın ve çocuklarının birçoğu batış esnasında kurtarıldı, üçüncü sınıfın kadın ve çocuklarında ise durum daha vahimdir, kayıp edilen rakam kurtarılandan daha fazladır.
Saat 01.10'dan beş dakika önce, toplam kapasitesi 65 olan "filika 8" iskele tarafından 28 kişi ile ayrıldı. Aşağı yukarı 10 dakika sonra 9 numaralı filika 56 kişi ile birlikte gemiyi terk etti. Felaketin geri dönülemez noktası gece saat 01.15'te gelmişti, o anda geminin ön tarafında bulunan çapa boşlukları suyun altında kalmıştı. Bu noktadan önce, okyanus suyunun girebileceği tek yer buzdağı tarafından oluşturulan yarıklardı. Deniz suyu geminin çapa boşlukları üzerinden sürekli güç kazanıyordu ve bu güç geminin batma hızını dramatik olarak artırıyordu.
Bot güvertesi zaman geçtikçe daha fazla kaotik hale geliyordu. Saat 01.25'te 11 numaralı filika 70 kişilik yolcu ve mürettebatı ile birlikte sancak tarafından indirildi. Ancak filikanın indirildiği yer suyu gemiden dışarıya atmaya çalışan boşaltım pompalarından birine çok yakındı ve bundan dolayı filika denize ulaştığından neredeyse batıyordu.
Telsiz operatörleri Jack Philipse ve Harold Syndney Bride tehlike sinyali göndermek ile meşgul idi, mesaj CQD-MGY idi, bunun anlamı batıyorum acil yardıma ihtiyacım var şeklinde idi. Bu çağrıya birçok gemiden cevap geldi, bu gemiler Mount Temple, Frankfurt, ve Titanic'in kardeş gemisi Olympic idi, ama hiçbiri yetişmek için yeteri kadar yakın değildi.
Titanic'in acil yardım çağrısını karadan iki nokta aldı. Bir tanesi Cape Race'deki radyo istasyonu diğeri ise New York'ta Wanamaker mağazasının tepesinde bulunan Marconi telgraf istasyonu idi. Acil yardım çağrısından kısa bir süre sonra, bu çağrı gemiden gemiye, Halifax'dan New York'a oradan tüm ülkeye yayılmaya başladı. New York'ta insanlar White Star Line'in önünü doldurmaya başladı.
Bu gemi ile ilgili yapılan soruşturmalarda S.S Mount Temple kaptanı Moore ve RMS Carpathia'nın kaptanı Rostron bağımsız olarak ayrı ayrı verdikleri ifadelerde gece karanlığında bu vapurun ışıklarını gördüklerini ifade etmişlerdir. Ancak her iki kaptanın da aynı geminin ışıklarını gördüklerine dair ortada bir kesinlik de bulunmamaktadır. Buna ilaveten hem Rostron hem de Moore ek kanıt olarak gün ağardığında (15 Nisan 1912) iki direği ve tek bacası olan bir vapuru da gördüklerini ifadelerinde belirtmişlerdir. Bu anılan geminin çok sık olarak adı geçen ve mürettebatı soruşturmaya uğrayan S.S Californian olup olmadığı çok tartışma konusu olmuştur. (S.S. Californian dört tane direğe sahipti.)
Saat 22.10'da Californian, güneyden gelen bir geminin ışıklarını farketmişti. Kaptan Lord ve üçüncü subay C.V Groves bunun bir yolcu gemisi olduğu konusunda mutabık olmuşlardır. Yukarıda da ifade edildiği gibi durmuş olan Californian, gelen gemiyi buz ile ilgili uyarmaya çalışmış, ancak Titanic'in telsiz operatörü (Jack Philips) tarafından azarlanmıştı. Saat 23.50'de Grove geminin ışıklarının yanıp söndüğünü fark etti, sanki gemi durmuş veya tamamen kapatılmış gibiydi. Kaptan Lord'un emri ile saat 23.30 ve 01.00 arasında mors ışık kodları gönderildi, ancak hiçbirine cevap alınamadı. Daha sonra yapılan soruşturmalarda ortaya çıkan gerçek ise, Mors lambasının maksimum mesafesinin 6 km olduğudur, bu sebepten dolayı Titanic tarafından asla görülemedi.Kaptan Lord saat 23.30'da köşküne istirahat etmek için çekilmişti, ikinci subay Stone görev başındaydı ve saat 01.15'te Lord'u gemi'nin (Titanic) bir tane roket fırlattığına (bunu takiben dört tane daha fırlatılmıştır.) dair uyardı. Lord bu roketlerin bir şirket sembolü olup olmadığını bilmek istedi, bu roketler tanımlama yapmak için kullanılan ve ışık saçan roketlerdi. Stone roketlerin tamamının beyaz olup olmadığı ile ilgili olarak hiçbir fikrinin olmadığını ifade etti. Titanic'in göndermiş olduğu acil yardım roketleri'nin renkleri farklı idi, o zamanlardaki denizcilik yönetmeliğinin eksiklerinden dolayı, Kaptan Lord'un kafası karıştı ve bu roketlerin acil durum roketi olup olmadığını bilemedi. Kaptan Lord ekibine izlemeye devam etmelerini ve diğer vapurlara Mors lambası ile sinyal göndermelerini emir etti ve tekrar yatağına çekildi. Saat 01.50'de üç roket daha görüldü ve Stone gemi'nin suyun içinde ilginç göründüğünü not etti. Saat 02.15'te gemi'nin artık görünmediği konusunda Kaptan Lord tekrar bilgilendirildi. Lord ışıkların herhangi bir renginin olup olmadığını tekrar sordu, cevaben hepsinin beyaz olduğu bilgisini aldı. Birinci subay George Stewart saat 05.30'da telsiz operatörü Cyril Evans'i uyandırdı ve gece boyunca roketlerin görüldüğü konusunda onu bilgilendirdi ve bulabileceği gemiler ile iletişim kurmasını istedi. Frankfurt gemisi Titanic telsiz operatörünün kayıp olduğu bilgisini verdi, bu bilgi hemen Lord'a aktarıldı ve Californian yardım için harekete geçti. 041b061a72